ALS Hastalığı Nedir? Teşhisi Nasıl Konur? Gündemde bu aralar sıklıkla bahsedilen ALS hastalığı konusunda araştırmalar da ön planda yer alıyor. Belirli bir yaş kriteri olmayan Amyotrofik Lateral Skleroz olarak adlandırılan bu rahatsızlık merkezi sinir sistemini etkiliyor.
Omurilikte ve beyin sapında olan sinir hücrelerinin kaybından dolayı bu hastalık ortaya çıkıyor. Belirtileri ele alındığında da her hastada farklılık gösteren ALS hastalığı, genel olarak kol ve bacaklarda güç kaybıyla kendini göstermeye başlıyor. Aynı zamanda da bu uzuvlarda incelmelerin görülmesi de bu hastalığın başlangıcında yaşanan durumlar olarak ele alınıyor.
Sinir sistemini etkileyen ALS hastalığının ilk belirtileri kas bölgelerinde oluşan sık seğirmelerle ortaya çıkıyor. İlk olarak kol ve bacakları etkileyen bu hastalık, zaman içinde vücudun kontrol mekanizmasının yitirilmesi manasına gelebiliyor. Nöronların kaybolmasından sonra ortaya çıkan ALS rahatsızlığının tam bir nedeni de olmadığı ifade ediliyor.
Yapılan araştırmalar doğrultusunda ALS rahatsızlıklarının tam bir nedeni bulunmamıştır. Ancak bu konuda bazı çevresel riskler göz önünde alınmaktadır. Birden fazla nedenden ötürü ortaya çıkan hastalığın genetik yönden de ele alınması gerektiği vurgulanmaktadır.
Bağışıklık sisteminde görülen normal olmayan gelişmeler, DNA yapısının farklılaşması, enzim sisteminin bozulması ve nörotoksik gelişmelerin yaşanması gibi durumlar ALS nedenleri arasında sayılabilmektedir. Öte yandan virüs kaynaklı bir rahatsızlık olduğunu ifade eden bilimsel makaleler de bulunmaktadır.
ALS rahatsızlığının ailesel bir hastalık olduğu ifade edilen bir konu olsa da nadir olarak bu şekilde bir durumun yaşandığı da bilinmektedir. İnsanlarda 21.kromozomun bozulması halinde de bu rahatsızlığın ortaya çıkmasına dair veriler ele alınmaktadır.
Mutasyon otozomal genlerin baskın olması ve bu yöndeki genleri bulunan ebeveynlerin çocuklarına aktarması sonrasında bu rahatsızlığın ortaya çıkma ihtimali yüksek olarak görülebilmektedir. Aynı zamanda da ailesinde ALS türevinde rahatsızlıkları bulunan kişilerin de bu hastalığa tutulma olasılığı son derecede yüksektir. Kromozomlara bağlı olmayan ALS görülmesi durumunda da çocukların bu rahatsızlığa tabi olmaları durumu nadir olsa da görülen bir durum olarak tabir edilmektedir.
ALS hastalığına bağlı belirtiler farklı farklı biçimlerde kendini göstermektedir. Ancak çoğu hastada ortaya çıkan olgular bu belirtilerin saptanmasında önemli bir etkendir.
ALS hastalığına bağlı olarak net teşhislerin konulması pek de mümkün değildir. Bunun için bir test imkanı olmasa da farklı metotlar uygulanabilmektedir. Sinir sisteminin tek bir kol ya da bacak odaklı olarak incelenmesi sonrasında da bu teşhisin konulduğu ifade edilebilmektedir. Ana belirtisi bu şekilde ortaya çıksa da farklı farklı uygulamalar da devreye sokulabilmektedir.
Hastaların geçmişleri ve yaşadığı rahatsızlıklar da bu hastalığın ortaya çıkarılması konusunda önemli bir yer tutmaktadır. Kasların zayıflaması, reflekslerin körelmesi ve hareket kabiliyetinin güçlüğü gibi konularda hastalık hakkında bilgi alabilmek mümkündür. Hastalık düzeyini anlama noktasında bu kriterler baz alınarak, hastalığın hangi evrede olduğunu öğrenme noktasında da önemli bir yer tuttuğu bilinmekte olan bir durumdur.
ALS hastalığı için net bir tedavi yöntemi halen daha devreye sokulmamıştır. Ancak Amerika merkezli olan ilaç olarak bilinen Riluzone’e onay verilmiştir. Riluzone adlı ilaç, sinir hücrelerindeki glutamat düzeyini azaltmaktadır. Böylelikle motor sinir hücrelerinin hasar almasının önüne geçilebilmektedir.
Bu ilacı kullanan ALS hastalarının ömrünün birkaç ay daha uzadığı saptanmıştır. Bu ilacın aynı zamanda da solunum sistemine de fayda verdiği de ifade edilmektedir. Solunum desteği alım sürecini erteleyen bir ilaç olarak da ifade edilmektedir. Hasarların oluşmasına mani olmasa da ALS hastalığının ilerlemesine mani olabilecek bir ilaç olarak bilinmektedir. İlerleyen günlerde de söz konusu ilacın bu hastalığa karşı daha da etkili olacağı söylenebilecektir.