Mersin sahillerinde geçen aylarda özellikle kapalı küçük koy ve körfezlerde risk oluşturmaya başlayan ve daha çok diplerde görülen müsilaj, artık hem kent merkezinde hem de yüzeyde ortaya çıktı.
Deniz bilimciler, müsilaj tehlikesine dikkat çekmeye devam ediyor. Geçen yıl Marmara Denizini adeta istila etmesiyle Türkiye gündemine oturan deniz salyasının devam eden bir sorun olduğu uyarısında bulunan bilim insanları, tehlikenin sadece Marmara’yı değil, sahili olan tüm kentleri kapsadığını belirterek, bir an önce önlem alınması ve eylem planlarının hayata geçirilmesi gerektiğinin altını çiziyor.
321 kilometrelik sahil şeridine sahip Mersin de deniz salyası açısından riskli illerin başında geliyor. Daha birkaç ay önce özellikle deniz dibinde yapılan çalışmalar, Mersin’in batısında deniz salyası olduğunu ortaya koymuştu. Bugün ise deniz salyası artık kent merkezinde sahilde yüzeyde görülmeye başlandı.
Uzmanlar, deniz salyası tehlikesine karşı bir an önce önlem alınması çağrılarını yinelerken, aksi takdirde Mersin’in büyük bir çevre sorunuyla karşı karşıya kalabileceği uyarısı yapıyor.
Mersin Üniversitesi (MEÜ) Su Ürünleri Fakültesi İşleme Teknolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Ayas, Mersin’de artık yüzeyde de görülmeye başlanan müsilajın neden olabileceği tehlikelere dikkat çekerek, İHA muhabirine son durumla ilgili bilgi verdi.
Mersin’de deniz salyasının geçen kasım ayında yeniden başladığını belirten Prof. Dr. Ayas, “Aralık ayı içerisinde ise deniz salyasını kent merkezinde gördük. Müsilajı, geçen sene ekim-kasım-aralık aylarında Mersin’in batısında dip deniz salyasını şeklinde tespit etmiştik. Ancak, kasım ayı sonu ve aralık ayı boyunca kent merkezinde, Adnan Menderes Bulvarı sahilinde lokal olarak deniz salyası oluşumlarını tespit ettik.
Yüzeyde oluşan deniz salyasıdan örnekler aldık. Şu an bu örneklerin incelenmesi halen devam ediyor. Hem müsilaja neden olma potansiyeli olan planktonik canlı gruplarının, taksonların (canlıların sınıflandırılmasında, âlemden alt türe kadar bir hiyerarşi içinde düzenlenmiş tüm birimlerin ortak adı ) tespitine uğraşıyoruz. Bunlar belirlendikten sonra da sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmayı düşünüyoruz” diye konuştu.
Bir an önce önlem alınması gerektiğinin altını çizen Ayas, “Geçen sene de biz bunu dile getirdik. Bu, sadece Marmara meselesi değil. Marmara’da büyük deniz salyası biyomasları oluştu ama sahili olan bütün kentler için böyle bir risk var. Mersin körfezinde bir doğal fenomen olarak her yıl deniz salyası, dip müsilajı ya da yüzey müsilajı şeklinde oluşuyor. Burada en önemli şey; azot, fosfor gibi besleyici tuzların deniz ortamında bulunması, deniz salyası oluşturan canlı gruplarının bu besin elementlerini kullanarak biyomaslarını artırması ve görünür hale gelmesi. deniz salyası, glikoprotein yapısında organik bir madde ama müsilajın oluşması bize orada kirlenmenin olduğunu gösteriyor” ifadelerini kullandı.
Sorunun çözümü için Marmara Eylem Planı’nda olduğu gibi ileri biyolojik arıtma sistemlerinin yapılması gerektiğini dile getiren Ayas, “Bunlar, kentler için lüks değil. Müsilajın Mersin için de bir problem olduğunu hem yerel hem merkezi yöneticilerin bilmesi gerekiyor. Bu sene Mersin’de yüzey müsilajı oluştu.
Geçen sene daha çok dip deniz salyası şeklindeydi. Bu dipte oluşan müsilaj, özellikle yengeç grubu ve çeşitli dip bentik organizmalar tarafından tüketilmişti ve bir hafta içerisinde ortadan kaldırılmıştı. Yüzey deniz salyası ise Mersin kent merkezinin çeşitli noktalarında küçük kütleler halinde oluştu. Ancak, her yıl Mersin sahil şeridinde farklı noktalarda deniz salyası patlamaları oluyor” dedi.